Lara Masaj Salonu Hizmeti

Lara Masaj Salonu

Bardağı bıraktığı yerde değildi. Bir bira daha ısmarladı. Barmen müziği açtı. Gluecifer kasvetli atmosferi Lara Masaj Salonu  aydınlatmak için elinden geleni yapıyordu. “got a war, baby. I got a war with you. “ Gelmeyecekti. Harry Hole bugün buraya gelmeyecekti. Peki, bunun anlamı neydi? Bu kesinlikle Roger’ın kabahatu değildi. Saat 05:30’da kapı açıldı. Roger, gelen Harry mi diye umutla kapıya baktı. Deri ceketli biri durdu ve ona göz kırptı. Roger başını iki yana salladı. Adam bara şöyle bir göz gezdirdi. Elini boğazına götürüp kesermiş gibi yaptı ve bardan çıktı. Roger’ın ilk aklına gelen adamın ardından koşmak oldu. Ona bu hareketin ne demek bulunduğunu soracaktı.

Lara Masaj Salonu

Buradaki işi sonlanmış oldu mi demek istemişti? Yoksa Thomas’ın işi mi? Cep telefonu çaldı. “Gelmedi mi?” diye sordu telefon eden birey. Sesin sahibi deri ceketli adam değildi. Harry de değildi. Fakat gene de ona tanıdık geliyordu. “Ne yapmalıyım?” diye sordu Roger sükunet içinde. “Saat sekize kadar orada bekle, ” dedi telefondaki ses. “Eğer gelecek olursa sana verilen telefonu hemen ara. Bizler devam etmeliyiz.” “Thomas…” “Sana söylediklerimizi yapmaya devam ettiğin müddetçe kardeşine bir şey olmayacak. Ve elbet bunlar ortaya çıkmadıkça.” “elbet, hayır. Ben… “ “İyi akşamlar, Gjendem.” Roger telefonu cebine koydu ve birasına gömüldü. Birayı masasına geri koyduğunda nefes nefese kalmıştı. Sekiz. İki buçuk saat daha vardı. “Sana ne demiştim?” Roger başını çevirdi. Hanım derhal yanında durmuş işaret parmağıyla barmeni gösteriyordu. Barmen yavaş yavaş ayağa kalktı. “Başkaları derken ne demek istedin?”

diye sordu. “iyi mi yani?” “Gelmesini istediklerinin yerine başkaları gelir dedin.” “Onlarla yönetim etmen gerek, şekerim.” “şu demek oluyor ki?” “Senin benim benzer biçimde insanoğlu.” Roger ona doğru döndü. Hanımın hitabında acayip bir şeyler vardı. Ne rol yapıyordu ne de ciddi olmaya çalışıyordu fakat sesinde hafif bir çekingenlik vardı. Bir çeşit yakınlık vardı sesinde. Ve şimdi daha iyi görebiliyordu. Gözleri. Kırmızı dudakları. Bir zamanlar kadının çok güzel olduğu her halinden anlaşılıyordu. “adam arkadaşın seni ekti mi?” diye sordu Roger. Hanım kafasını kaldırdı ve çenesini öne çıkardı. Birasını dolduran barmene bakıyordu. “Bence bu seni hiç ilgilendirmez delikanlı.” Roger bir anlığına gözlerini kapadı. Bu oldukca acayip bigün olmuştu.